Pazar, Şubat 17, 2013

BOĞAZ AĞRISINA NE İYİ GELİR?


Prof. Dr. Tarık Şapçı mevsim geçişlerinde ciddi oranda artan boğaz enfeksiyonları hakkındaki açıklamalar

Boğaz ağrısı ve enfeksiyonlarıyla ilgili merak edilen tüm soruların cevapları Prof. Dr. Tarık Şapçı'dan...
Bakteriyel ya da viral enfeksiyonlar en sık görülen sebeplerdir. Bunun dışında hava kirliliği, kimyasal maddelere maruz kalmak, tütün dumanı, alerjik hastalıklar, mide asitinin boğaza çıkması (reflü), tümöral hastalıklar, aşırı konuşma ve bağırmaya bağlı irritasyon da ağrıya neden olur.

Hangi mevsimlerde şikayetler artar?
Kış aylarında ve mevsim dönüşlerinde artar. Kış aylarında genel olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış olur. Mevsim dönüşlerinde ise ısı değişimine adapte olunamaması ya da alerjinin daha yoğun görülmesine bağlı boğaz enfeksiyonlarına sıkça rastlanır.

Boğaz ağrısı başka hastalıkların habercisi olabilir mi?
Uzun süren, ilaç tedavilerine yanıt vermeyen ağrılarda ağız boşluğu, boğaz ve gırtlak bölgelerinde tümöral hastalıklarından şüphelenmek gerekir. Böyle durumlara yutma güçlüğü, ses kısıklığı ve tükrükte kan gibi bulgular eşlik edebilir.

Doktora başvurmadan önce neler yapılabilir?
Boğaz gargaraları ve pastiller kullanılabilir. Tüm bunlara rağmen şikayet düzelmiyor ya da artış gösteriyorsa kulak burun boğaz doktoruna müracaat etmek gereklidir.

Pastil ve gargara tercih ederken nelere dikkat edilmeli?
Bazı pastil ve gargaralarda lokal anestezik maddeler yer almaktadır. Lokal anesteziklerin tedavi edici etkisi yoktur sadece kullanıldığında hastanın boğazını uyuşturarak şikayetlerini giderir. Ancak bu maddeler kullanıldığı alanda yaptığı anesteziye bağlı olarak vücudun lokal savunma mekanizmalarını engelleyerek ikincil enfeksiyonlara neden olabilirler. Bu nedenle içinde lokal anestezik madde içeren ürünleri tercih etmemek gerekir. Ayrıca şeker hastalığı olan hastalar için şeker içermeyen pastilleri tercih etmek gerekir.

Pastil kullanımı, boğaz ağrısını önlemede ne kadar etkili?
Hava kirliliğine, kimyasallara, tütün dumanına maruz kalma ya da aşırı konuşma ve bağırmaya bağlı boğaz ağrılarında boğaz pastilleri etkilidir. Yeni başlayan boğaz enfeksiyonlarında, antibakteriyel ve antiseptik özellikleri bulunan çift etkili pastiller enfeksiyonun ilerlemesini engelleyebilir. Toplumdan rastgele seçilen 500 kişi üzerinde yapılan bir araştırma pastil kullanımının yüzde 61 olduğu gösteriyor.

Boğaz ağrısı olanlar nelere dikkat etmeli?
Boğaz ağrısı eğer enfeksiyona bağlı ise yanında kırgınlık, halsizlik, ateş vb bulgulardan bir ya da birkaçı olabilir. Böyle durumlarda aşırı soğuk ve sıcak içeceklerden kaçınılmalı, soğuktan korunulmalı, vücut sıcak tutulmalıdır. Vücuttaki soğuma üst solunum yollarındaki virüslerin çoğalmasını hızlandırmaktadır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan bazı respiratuar virüslerin en iyi çoğaldıkları ısının 33 dereceolduğu gösterilmiştir. Bu, boğazımızdaki mukoza ısısının 37 dereceden 33 dereceye düşmesinin enfeksiyonları tetikleyebileceği anlamına gelir.

(ensonhaber)

DİYABET NEDİR?


Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun şekerin hücrelerin içine girememesidir.
Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankreas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür.
Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin hücre kapısındaki kilidin bozukluğuna bağlı gelişmektedir.

Kaç tip diyabet vardır? Diyabet sıklığı ne kadardır?
Nedenlerine göre bir çok diyabet tipi olmakla birlikte diyabet vakalarının çok büyük bir kısmını Tip 1 ve Tip 2 diyabet vakaları oluşturmaktadır.
Diyabet nedir? Nasıl meydana gelir?
Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun şekerin hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankreas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin hücre kapısındaki kilidin bozukluğuna bağlı gelişmektedir.

(bilgice)

Çarşamba, Ocak 23, 2013

Göz sağlığı için yararlı besinler


Doğru ve yeterli beslenme ile göz sağlığını koruma yeni bir bilgi değil şüphesiz. Örneğin A vitaminin göz sağlığı için yararları ve kseroftalmi, gece körlüğü gibi durumların önlenmesinde etkili olabildiği eskiden beri bilinmektedir. Annelerimiz bize boşuna havuç yedirip durmadılar. Ama göz sağlığımızı sadece havuç ve A vitamini ile korumamız da mümkün değil. Bilhassa yaşlanma ile ortaya çıkan katarakt ve makular dejenerasyon (AMD) gibi görme sorunlarının önlenmesinde vitaminler, mineraller (A, C, E, ÇİNKO, beta karoten, lutein ve zeksanthin, omega 3 ve 6) ve bazı bitkisel ürünlerin rolü düşündüğünüzden de fazla. Doğru beslenmenin gözümüzü yukarıda saydığımız birçok hastalığa karşı koruyacağı veya hastalıkları yavaşlatılabileceği araştırmalar sonucunda kanıtlanıyor.C VİTAMİNİVücut ve göz sağlığı için gerekli bir esansiyel suda eriyen vitamin olan C Vitamini’nin çok güçlü bir antioksidan olarak görevleri vardır. Özellikle katarakt ve makuler dejenerasyon hastalıklarının tedavisinde önemli bir faktördür.
Besinlerdeki C Vitamini Miktarları
Papaya (1 diliminde 188 mg)
Portakal suyu (160 cc’de=1 normal su bardağında 93 mg)
Çilek (8 tanede 84 mg)
Greyfurt suyu (160 cc’de 70 mg)K
Mango (1 dilimde 57 mg)
Çiğ yeşil biber (1/2 kasede 45 mg)
Brokoli çiğ (1/2 kasede 41 mg)
Çiğ karnabahar (1/2 kasede 23 mg)
Domates (1 tane orta boyda 23 mg)
E VİTAMİNİYağda eriyen bir vitamin olan E Vitamini, çok güçlü bir antioksidandır. Kronik göz hastalıklarından korunmak için büyük önem taşır.
Besinlerdeki E Vitamini Miktarları mg/(IU)
Badem (30 gramında 5.0 (7.5)
Ayçiçek yağı (1 yemek kaşığında 3.1 (4.7)
Mısır yağı (1 çorba kaşığında 1.9 (2.9)
Fıstık (30 gramında 1.3 (2.1)
A VİTAMİNİA Vitamini (beta karoten), lutein ve zeukszantin gibi besinlerin içinde doğal olarak bulunur. Güçlü bir antioksidandır ve göz sağlığı için büyük önem taşır. Yeterli miktarda tüketildiğinde gece körlüğü, makuler dejenerasyon ve katarakt oluşumunu geciktirir.
Besinlerdeki Beta Karoten Miktarları mg/(IU)
1 orta boy havuç 12.1 (20,250)
Çiğ mango (1 tanesinde 4.8 (8,050)
Pişmiş ıspanak (1/2 kasee 4.4 (7,370)
Kayısı (1/2 kasede 1.2 (2,055)
Donmuş brokoli (1/2 kasede 1.0 (1,740)
ÇİNKOÇinko vücut fonksiyonları için gerekli bir mineraldir. Özellikle göz sağlığı üzerinde önemli fonksiyonları bulunur.
Besinlerdeki çinko miktarları (mg)
Karides 6 tane 76.0
Biftek, 90 gr 4.8
Tavuk budu 1 tane 2.7
Düşük yağlı yoğurt 1 kase1.6
Karışık kuruyemiş 1 kase 1.1
Süt 1 kase 0
B2 VITAMINI (Riboflavin):Enerji üretimi, cilt-saç- tırnak ve göz sağlığı için önemli, deri ve göz sağlığı için gerekli bir B grubu vitaminidir. B2 vitamini yetersiz alındığında gözlerde kaşınma, ışığa karşı hassasiyet, ağız ve dilde yaralar oluşur. Özellikle yoğurdun yeşil suyunda çok bulunur. Ayrıca sütte ve peynir suyunda da bulunmaktadır.
OMEGA 3 VE OMEGA 6 YAĞ ASİTLERİ:Beyin sinirleri ve göz sinirleri gelişiminde büyük önem taşır. Göz kuruluğunu azalttığı yapılan araştırmalarda belirlenmiştir. Balık, ceviz ve keten tohumu önemli omega 3 kaynaklarıdır. Mısırözü, soya ve ayçiçeği yağında ise Omega 6 bulunur.
PEKİ YUKARIDAKİ BİLGİLER IŞIĞINDA GÖZ SAĞLIĞI İÇİN HANGİ GIDALARI TÜKETELİM?Gıdalar... Onları çoğunlukla ağzımızda bıraktıkları tat veya bize getirdiğini düşündüğümüz yararlar için tüketiriz. Oysaki, yediğimiz bir meyvenin veya sebzenin göz kapağımızdan retinamıza kadar yararı vardır:
  • Kayısı, havuç, mango, şeftali, yumurta ve ciğer, göz yüzeyinin nemli kalmasını sağlayarak, gözü, göze giren yabancı maddelerden arındırıyor. Göz kapaklarını besleyerek, göz kızarıklığını ve iltihaplanma riskini azaltıyor, güneş ışınlarına karşı korunma sağlıyor.
  • Kiraz, üzüm, çilek, yeşil çay uzun çalışma saatleri nedeniyle oluşan gözlerdeki gerginliği azaltıyor.
  • Gözdeki kan damarlarını besleyerek, gözlerin canlı ve parlak olmasını sağlıyor. İleride katarakt olma riski de, yine bu meyveleri tüketerek azaltılabiliyor.
  • Sarı dolmalık biber, muz, mandalina, portakal ve üzüm, içeriklerindeki lutein ve zeuksanthin aracılığı ile retinayı koruyor. Aynı zamanda göz etrafında oluşan ince çizgileri azaltıyor.
  • Ayçiçeği, susam, avokado, fındık ve badem, göz kapaklarını besleyerek, gözlerin şiş veya kırmızı görünmesini engelliyor. Gözlere kan oturmasını önlemesinin yanı sıra, göz ağrılarını azaltıyor. Özellikle içeriğindeki E vitamini makuler dejenerasyonu önlüyor.
  • Sarmısak, pırasa, çilek, yeşil çay, gözün bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Gözde arpacık çıkma riskini azaltırken göz ağrısına, sulanmasına ve kızarmasına engel oluyor.
  • Kepekli makarna, tam buğday ekmeği, gözdeki damarları koruyor. Ayrıca vücudun stresle daha kolay baş etmesine yardımcı olarak, göz etrafında oluşabilecek çizgileri azaltıyor.
  • Papatya çayı, süt, yoğurt, muz, göz etrafında oluşan halkalara ve göz torbalarına iyi geliyor. Göz ağrılarını, kızarıklıklarını ve çizgilerin oluşumunu azaltıyor.
  • Havuç, şeftali gibi besinlerde bulunan beta karoten geceleyin daha iyi görmeyi sağlıyor.

Salı, Ocak 08, 2013

Cilt Lekeleri İçin Bir Kaç Öneri

Güneş ışığının etkisi olsun beslenme sonucu rüzgar derken cilt yıpranır lekelenir bu etkileri azaltmak için yapılması gerekenler ve cilt  lekeleri için doğal çözümler
Domates maskesi
* 1 adet doğranmış domates,
* 1 çay kaşığı limon suyu,
* 1 yemek kaşığı yulaf ezmesi.
Tüm malzemeleri karıştırıp, mikserden geçirin. Sonra yüzünüzdeki lekelerin üzerine, ince bir tabaka halinde sürün. 10 dakika beklettikten sonra ılık suyla durulayarak temizleyin.
Sirke maskesi
Malzemeler:
* 1 çay kaşığı üzüm sirkesi,
* 1 çay kaşığı limon suyu,
* 1 çay kaşığı su.
Malzemeler karıştırılır sabah akşam cilde kompres yapılır.
Malzemeler:
* 2 çay kaşığı sirke,
* 1 çay kaşığı limon suyu,
* 1 çay kaşığı su.
Malzemeler karıştırılır cilt her gece pamukla silinir. Sabah yıkanır.
Lekeler için:
Buzdolabında kalmaktan dolayı sararmış olan bir salatalığı ikiye bölüp lekeler ovulur lekelerin ne kadar açıldığını göreceksiniz. Bunu her gün ya da haftada 3 gün yapabilirsiniz.

Perşembe, Eylül 20, 2012

Doğal Zayıflama ve Güzelleşme Yöntemleri


Bitkisel ve doğal zayıflama yöntemleri, yolları: Prof. Dr. Ahmet Maranki zayıflama çayları, zayıflama kürleri ve iksirleri tarifleri..
Prof. Dr. Ahmet Maranki rastgele hazırlanan diyetlerin ve zayıflama programlarının vücut dengesini bozabileceğini; sağlıklı ve bilinçli zayıflama programlarının yanı sıra düzenli egzersiz yapılmasının, dengeli beslenme kurallarına uyulmasının, stresten uzak durulmasının gerekli olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Ahmet Maranki zayıflamak ve kilo vermek isteyenlere aşağıdaki bitkisel zayıflama tedavisi kürlerinin yanı sıra yemek arasında su içmemelerini, tuzu az tüketmelerini, her gün en az 1,5-2 litre katkısız sıcak su ve 3-4 fincan bitki çayı içmelerini öneriyor.
Bazı özel durumlar dışında kesinlikle hızlı zayıflamayı tavsiye etmeyen Prof. Dr. Ahmet Maranki en ideal zayıflamanın, haftada 1 kilogram zayıflamak olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Ahmet Maranki zayıflama çayları, kürleri ve zayıflama iksirleri
Prof. Dr. Ahmet Maranki zayıflama çayı tarifi 1
1 litre su içine 30 gram ayrık kökü, 30 gram arpa ve 30 gram mısır püskülü katılır. 10 dakika bu karışım kaynatılır ve ardından süzülür. Hazırlanan bu zayıflama çayından her gün 3-4 bardak içilir.
Prof. Dr. Ahmet Maranki zayıflama kürü 2
1 su bardağı kaynar su içine 8-10 gram kadar ufalanmış aslanpençesi ilave edilir ve 10 dakika demlenmesi için beklenir. Bu bitkisel çaydan günde 3 bardak hazırlanıp içilir.
Prof. Dr. Ahmet Maranki tavsiyeli zayıflatıcı bitkisel çay tarifi 3
1 su bardağı kaynar suyun içerisine 8-10 gram şahtere konulup 10 dakika demlenmesi beklenir. Bu zayıflama çayından her gün 3 bardak hazırlanıp içilir.
Bitkisel zayıflama formülü 4: Prof. Dr. Ahmet Maranki zayıflama kürleri
İlk zayıflama kürü şöyledir: Kilo vermek için her gün 2-3 tane elma yenir.
İkinci zayıflama kürü tarifi ise şu şekildedir: 200’er gram rezene, kimyon ve melek otu kökü toz haline getirildikten sonra karıştırılır ve her gün bu zayıflama küründen 1 kaşık içilir.
Prof. Dr. Ahmet Maranki zayıflama kürü formülü 5
1 bardak kadar suyun içine 10 gram yulaf ilave edilip 10 dakika boyunca kaynatılır ve bu zayıflama çayından günde 2-3 bardak kadar içilir

Cuma, Haziran 01, 2012

Post Modern Sömürgeciliğe Kapı Aralamak


Post Modern Sömürgeciliğe Kapı Aralamak

Bir toplumu,grubu ve aileyi sömürgeleştirmek için onun hafızasını zayıflatmak , şaibeli duruma sokmak gerekir. Bunu gerçekleştirmek için de ” Bir milletin devamlılığını sağlayan siyasal askeri,biyografik ve ıdiplomatik olguları zayıflatmak gerekir. Öyleyse bir toplumu egemen güçlerin siyasi ve stratejik ağlarına açık hale getirmek post-modern sömürgeciliğe kapı aralamaktan başka bir sonuç vermez.
Medeniyetler çatışması ve dünya düzeninin yeniden kurulması projesi hakkında Samuel P.Huntington düşüncelerini şöyle açıklar ; ” Dünya düzeninin yeniden kurulduğu şu süreçte farklılıkları belirleyen şey politik ve ekonomik farklılık değil , kültürel farklılıktır. Önümüzdeki süreçte ideolojik kamplaşmaların yerini dini ve kültürel kamplaşmalar alacaktır. Politik sınırlar giderek kültürel sınırlarla çakışacak şekilde , yani etnik ve dini sınırlarla yeniden çizilecektir. Dolayısıyla medeniyetler arasındaki fay hatları küresel siyasetteki başlıca çatışma hatları haline gelecektir.
  1980 sonrası dünyada işgallerin ve bölgesel çatışmaların yaygınlaşması ve derinleşmesi de bir rastlantı değildir. Ya dünya tek devlet halinde bir yönetime gidecek (ki bu medeniyet ötesi bir durum olurdu) ya  da farklı kültüre sahip  siyasal coğrafyalar egemen gücün telkinlerine göz yumacaktır.
Darbe yapılırken
Yapılan İşkenceler

darbeciler
Darbeciler

Mizahi açıdan dinler arası dialog
Konu ne medeniyetler arası çatışma ne de medeniyetler arası dialogtur. Tabi tutulmak istenen medeniyet örneğine sadece batı medeniyeti uymaktadır. Diğer medeniyetler ya özünü aramakla ya da ölmüş olarak gösterilmekte ve canlanmasının tek yolunun ise batılılaşma olarak telkin edilmesidir. Stratejik kavramlarla kültürel coğrafya’yı farklı bir dil ve uslupla liberal-kapitalist sisteme çekmek görülen asıl amaçtır. Bu düşünceyle sınırların yok edilip üretimin paylaşılması , kültür coğrafyalarının aslını bırakıp kültürünü batı kültürüne çevirerek kültürler arası dialoğun sağlanıp emperyalist güçlerin daha büyük faaliyet alanına kavuşması amacı güdülmektedir.  Bu şekilde üstü örtülü bir sömürgecilik anlayışı hissettirilmeden uygulanacaktır. Ortadoğu ve Kuzey Afrikayı mercek altına alırsak aslında tüm kargaşalıkları aynı dine bağlı coğrafyaların kendi içinde mezhep çatışmalarının ortaya çıkarılması bu tanzim politakasının bir parçası olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Kültürler arası dialog  çerçevesinde üre
en Arap baharı post modern sömürgeciliğin yeni biçimini din ve kültür yoluyla değiştirmeye imkan sağlamak için öne sürülmüştür. Dialog ve ittifak adı altında dünyaya sarılan ve toplantılarda gündeme getirilen konular bir kuşatma politikasını ortaya koymaktadır. Batılı devletlerin terör örgütlerine bakış açıları kuşatma politikasının varlığını destekliyor. Bir taraftan ortadoğudaki terör örgütü olarak anılan oluşumlar hedefe alınırken diğer yandan ülkemizde ki pkk terör örgütü açık olarak desteklenmektedir. Ahmet Zengin Paşa bu konuyu şöyle açıklar ; “BM üyesi ülkeler PKK terör örgütünü desteklerken (Norveçteki PKK kamplarını örnek vererek) biz nasıl olurda BM ile müzakere yapıp üyeliğimizi devam ettirebiliriz.”  Ahmet Zengin TSK ‘da görev almış üst düzey ve tecrübeli bir paşa olarak bu sözleri açık açık söylüyorsa ve bu hiç bir kurum tarafından yalanlanmadıysa işte o zaman uyanmanın zamanının geldiği net olarak görülmektedir.  Bazı Ortadoğu ülkelerinde bu uyanma hareketleri peydah olduysa da ya batının politikalarıyla söndürülmüş yada halen söndürülmeye çalışılmaktadır. Yine batının hıristiyan köktenci politikası görmezden gelinirken , Müslüman köktencilik etiketi altında bu coğrafyaya barış getirmek söylemiyle kuşatma politikaları etüt edilip daha sonrasında bizzat uygulanmaktadır.


Kaynak : Tolgahan SARP

Perşembe, Mayıs 31, 2012

Beyin diyeti ile beyniniz dinlensin

Modern yaşam içinde,beynimizin maruz kaldığı mesaj bombardımanını düşünün. Tv, internet, telefon, gazeteler ve daha birçok dış etken.Hepsi beynimizin içine girmek için nasıl da uğraşır. Politikacılar, patronlar, pazarlamacılar, medyatikler, sürekli kafamızın içine bir şeyler sokmaya çalışır.

Düşünün ki, ilk çağlarda yaşayan birinin hayatı boyunca öğrendiği şeyi, biz modern çağ insanları bir aylık sürede öğreniyoruz. Bu nasıl bir stres ve algı kirliliğidir takdir edin. İşte beynimiz bazen tüm bunlardan öylesine bunalır ki, arada bir onu dinlendirmek gerekir.

Bazı günleri "hiçbir şey algılamama günü" ilan edin. Hiçbir şey dinlemeyin, hiçbir şey okumayın, hiçbir şey tartışmayın, hiçbir şeyi yoğun olarak düşünmeyin. Kelimenin tam anlamıyla inzivaya çekilin. Bırakın beyniniz biraz kendi haline kalsın, algı sistemi temizlensin,dinlensin.

İnanın beyin detoksunu denediğinizde ,sinir sisteminizin tüm hücrelerine kadar rahatladığınızı hissedeceksiniz.

Çarşamba, Mayıs 30, 2012

ÇAY DİŞLER İÇİN DE FAYDALI

Çaya bir destek daha; içmiyorsanız bile gargara yapın.

Floridalı mikrobiyolog Dr. Christina Wo’nun yaptığı bir araştırmaya göre çay ağız hijyenini bozan zararlı bakterilerle savaşarak dişeti hastalıkları ve çürüğün oluşumunu azaltıyor.

Daha önce yeşil çayın sağlığımız üzerine etkileriyle ilgili pek çok araştırma yapılmış fakat ülkemizde de bolca tüketilen siyah çay ile ilgili dikkat çekici araştırmalara pek rastlanamamıştı.. 

Bu araştırma; siyah çayın içindeki bileşenlerin diş üzerindeki gıda artıklarında asit üretimini ve bakterilerin çoğalmasını yavaşlattıklarını gösterdi. Aynı zamanda gıda artıklarının dişin üzerine yapışmasına sebep olan bakteriyel enzim glukosiltransferaz’ın etkisini yavaşlatıp, ağız hijyeninin korunması kolaylaştırıyor. Çayın içinde bulunan flor da doğal bir diş koruyucusu olarak etki gösteriyor. İsveçli araştırmacılar ise bu sonuçlara dayanarak gargara olarak bile çay kullanılabileceğini kanıtladılar.

Kaynak: Habersaglik.com

Pazartesi, Mayıs 28, 2012

Kabızlığa karşı posalı gıdalar

Yaş ilerledikçe kabızlık görülmesi de artar. Çünkü yaşlandıkça tüm kaslarda olduğu gibi bağırsak kasları da zayıflar. Kasların zayıflaması bağırsak hareketlerinde yavaşlamaya ve yetersizliğe neden olur. Böylece kalın bağırsaktaki sindirilemeyen yiyecek artıklarının alt kısma itilmesi uzun zaman alır, dışkı kurur ve kabızlık oluşur. NEDENLER Kabızlığın en sık görülen nedeni çok az su ve lif (posa) içeren beslenmedir. Fazla alkol ve kafeinli içecekler kabızlığa neden olurlar. Bağırsak hareketlerinde azalmaya yol açan diğer faktörler hareket azlığı ve uzun süre yatakta kalmadır. Tiroid hastalıkları ve depresyon gibi ağır hastalıklar da kabızlığa neden olabilir. Kalın bağırsağın daralması, tıkanması, tümörleri ve divertikülit hastalığıyla da kabızlık görülür. Alzheimer, parkinson, omurilik zedelenmesi, felç gibi sinir sistemi hastalıklarında kabızlık oluşur. Alınan ilaçların birçoğu da kabızlığa yol açabilir. Örneğin an-histaminik'ler, depresyon ilaçları, adale gevşetici ilaçlar, sakinleştiriciler, bazı tansiyon ilaçları, aliminyumlu mide ilaçları, demir hapları, ek kalsiyum almak ve daha birçok ilaç kabızlığa yol açar. Arada bir olan kabızlık zararsızdır ve yaygındır. Ancak bazen temelde yatan esas hastalığa bağlı olabilir. Eğer kısa zamandır şiddetli kabızlıktan şikayet ediyorsanız ya da kabızlık iki haftadan uzun süre devam ediyorsa hekime başvurmalısınız. Özellikle kabızlığın ilk olarak 50 yaşından sonra başladığı ya da dışkıda kan olduğu durumlarda doktorun olayı aydınlığa kavuşturması zorunludur. Yaşlılarda bağırsak kasılmalarının yetersizliği sonucu ortaya çıkar. Fonksiyonel kabızlık bile ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Dışkılamak için çok ıkınma kalp ve beyin dolaşım bozukluğuna yol açıp bayılma, kalpte ritim bozukluğu, hatta geçici felçlere neden olabilir. Aşırı ıkınma hemoroid (basur) memelerinin oluşmasına neden olur. Öte yandan hemoroid ya da anüs mukozasında olan fissur (çatlak) dışkılama sırasında ağrı yaptığından dışkılamadan kaçınmaya ve böylece kabızlığa yol açar. İleri yaşlarda fonksiyonel bağırsak tembelliğinin yanısıra, kabızlık yapıcı ilaçlar alan hastalarda dışkılama hissi tamamen kaybolur. Böylece kalın bağırsağın son kısmında biriken ve sertleşen dışkı, bağırsak çeperine baskı yapıp ülserlere, kanamalara ve prostata baskı yaparak idrar zorluğuna neden olur. ÖNLEMLER Birkaç basit önlemle kabızlıktan kaçınabilir ya da kabızlığı hafifletebilirsiniz. * Dışkılama hissi gelince gecikmeden tuvalete gitmelidir. Ertelemeler bir süre sonra bağırsağın bu haber verme fonksiyonunu yitirmesine ve artık size haber vermemesine neden olur. Dışkı bağırsakta ne kadar uzun süre kalırsa o kadar sertleşir ve kurur. * En iyisi günün aynı zamanında, sabahları işe gitmeden önce tuvalete gitmelidir. Vücut fonksiyonları için düzen önemlidir. Nasıl her gün aynı saatte uykuya alışmış birinin o saatte uykusu gelirse, dışkılama düzenini de oluşturmak önemlidir. Tuvalete çıkmak hissi yoksa bile belirli saatte tuvalete gidip 10 ila 15 dakika oturmak bir gazete/mecmua okumak dışkılama düzenini sağlamak bakımından yararladır. * Kabızlığa karşı alınan ilaçlar sadece kısa süre alınmalıdır. Sürekli alınırsa bağırsak artık ilaçsız çalışmayacak duruma gelir. Ayrıca bir süre sonra bağırsakların alıştığı bu ilaçlar etkisiz olur. Ayrıca ilaçların yan etkileri ve zararları da vardır. * Dışkının kurumasını önlemek için günde en az 8 bardak su içmelidir. Alkol ve kafeinli içeceklerden kaçınmalıdır. * Lifli yiyeceklerin (sebze, meyve, kuru baklagiller, tam tahıl ürünleri, kepek, patates kabuğu vb.) tüketimini arttırmalıdır. Bu maddeler sindirilmediği için dışkıyı hacimli ve yumuşak tutar. Beyaz ekmek ve peynir gibi işlenmiş yiyecekleri azaltınız. * Düzenli egzersizlerin (yürümek, karın kaslarını güçlendirici hareketler) vücut fonksiyonlarını iyileştirici ve karın kaslarını güçlendirici etkileri kabızlığın önlenmesinde de yararını gösterir. KABIZLIK İLAÇLARI Kabızlık tedavisi için ve ameliyattan önce bağırsakların boşaltılması için kullanılan ilaçlara laksatifler denir. Laksatifler etkilerine göre sınıflandırılır. 1- Lifli maddeler: Bu maddeler dışkının su tutmasını sağlar. Böylece dışkı yumuşar ve hacimi büyür. Tablet ya da granül biçiminde ağızdan alınır (Metamüsil, Citrusel, Psyllium, vb.) tam etkisini birkaç gün içinde gösterir. Genelde kronik (müzmin) kabızlık tedavisinde kullanılır. Doğal besinlerimizdeki lifler gibi etki yaptıklarından uzun süre kullanım için en emin tedavidir. Bol su ile birlikte yatmadan önce alınmalıdır. Bol su ile alınmazsa dışkı kitlesi bağırsak tıkanması yapabilir. Yan etkileri bağırsak gaz yapımını artırmasıdır. 2- Osmotik laksatifler: En sık kullanılanı sentetik şeker olan ve vücutta yıkıma uğramayan laktüloz'dur. (Duphalac, Levolac vb.) Bu maddeler dışkının su kaybını önler. Dışkı miktarını artırmaz ancak yumuşak tutar. 3- Kayganlaştırıcı maddeler: Dışkıyı yumuşatır ve kayganlaştırır. Sıvıparafin (sokol) bu amaçla kullanılır. Ancak uzun süre kullanmamalıdır. Çünkü bağırsağı tahriş eder ve bazı vitaminlerin emilimini önler. 4- Tuz bazlı laksatifler: Örneğin, sodyumhidrojenfosfat (Fleet Enema, B.T. Enema) çabucak bağırsak boşalmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Üç ile dört ile saat arasında etkisini gösterir. Bu tür laksatifler osmotik etkileriyle vücuttan bağırsağa su çekerler. Kolonoskopid'e, bağırsak ameliyatından ya da röntgen filminden önce yalnız bir kez kullanılmalıdır. Uzun süre kullanıldıklarında dehidratasyon'a (vücudun susuz kalması) ve kan elektrolitlerinde bozukluklara neden olur. Tansiyonu olan, kalp ve böbrek hastalarında kullanılmamalıdır. 5- Uyarıcı laksatifler: Bu laksatifler (bekunis, pursennid vb.) bağırsak kaslarını uyararak bağırsak hareketlerinin artmasına neden olurlar. Hızla bağırsak boşalması sağlarlar. Genellikle öteki ilaçların etkisiz olduğu zaman kullanılır. Sürekli alınmamalıdır. Çünkü doğal bağırsak hareketlerinin kaybolmasına ve neden olur. 


Kaynak: msxlabs.org

Perşembe, Mayıs 24, 2012

Genç Osman


























Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak
Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of

Bağdadın içine girilmez yastan
Her ana doğurmaz böyle bir aslan
Kelle koltuğunda geliyor Kars'tan
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of

Bağdadın kapısın Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı
Kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of

Askerin ucu göründü Van'dan
Kılıcın kabzası görünmez kandan
Bağdadın içinde tozdan dumandan
Toz duman içinde kaldı Genç Osman of of


Osman Şevki Uludağ
Aydın


Çarşamba, Mayıs 23, 2012

Bir çift turna gördüm durur dallarda

Bir çift turna gördüm durur dallarda
Seversen mevlayı kalma yollarda
Sizi bekleyen var bizim ellerde
Doğru bizim ele gidin turnalar

Turnam dertli öttün yaremi deştin
El vurdun yarama başını açtın
Eşinden m'ayrıldın yolun mu şaştın
Doğru bizim ele gidin turnalar

Fazla gitmen bizim ele varınca
Selam söylen eşe dosta turnalar
Sağ selamet menziline varınca
Benden yare selam edin turnalar


İbrahim Bakır
Yozgat

Asker yolu beklerim



Asker yolu beklerim
Günü güne eklerim
Sen git yarim talime de
Ben burayı beklerim

Mendilimde tel oya
Gülmedim doya doya
Asker yolu beklerim de
Gününü saya saya

Sucu sucu suyunan
Soğan acısıyınan
Küsüdüm de barıştım
Yarin bacısıyınan

Mendilimde tel oya
Gülmedim doya doya
Asker yolu beklerim de
Gününü saya saya

Pilav bişirdim yavan
Üstüne kestim soğan
Yatağına uzanmış da
Uyan askerim uyan

Mendilimde tel oya
Gülmedim doya doya
Asker yolu beklerim de
Gününü saya saya


Nedim Akdağ
Yozgat

Salı, Mayıs 22, 2012

Mihriban

























Sözleri Abdurrahim Karakoç'a, bestesi Musa Eroğlu 'na ait Mihriban adlı türkü


Sarı saçlarını deli gönlüme
Bağlamışım çözülmüyor mihriban mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmıyor mihriban
Sevdiğim mihriban
Yar değince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor mihriban
Sevdiğim mihriban
Tabiblerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor mihriban
Sevdiğim mihriban