sömürgecilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sömürgecilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazartesi, Kasım 06, 2017

İdda Ediyorum Biz Yapardık! Şiiri

İdda Ediyorum Biz Yapardık!



İdda ediyorum Suveyş kanalını biz yapardık
Petrollerin üzerine yatardık
Amerika'yı keşfedip üzerini bir kalemle siler yerleşirdik
Kızıl derililerle visky karşılığında ticaret yapar
Boncuk verir at alırdık
Kahveyi tanıtmayıp aynı zamanda güney Amerika'da kahveyi yetiştirip dünyaya pazarlardık
Chikita'nın içinde yüzerdik
Güneş batmayan bir İmparatorluğumuz olurdu
Kadınlarımız kraliçe olur ülke yönetirdi
Dinimizi kılıçsız yayardık, sevgiyle
Fransızlar gibi modada bir numara olurduk
Kibrimizden her yemeği ayrı sosla yerdik
Yahudiler gibi zengin olurduk
Onlar gibi dünyaya yayılıp Ülkesiz yani (Heimatlos) olurduk
Çinliler gibi taoculuk yapıp bir milyar olurduk
Kazakistan'a üst yapar aya çıkardık
Amerika'yla yarışırdık kim evvel Mars'a gidecek diye

Ülkemizdeki suçluları toplardık onları Okyanusya'ya atardık

Almanya'daki gibi kaymak gibi oto yollarımız olurdu
Sonra da dünyadaki sanayinin altın çağını yaşardık, ülkemiz yerle bir olsa dahi

İpek yolunu kaldırıp buharlı gemiyle gezerdik

Bizim yazdığımız kitapları kaçırır bilgi çağını yaşardık

İbni Sina hastalıkların küçük canlılardan oluştuğunu söylemekle kalmaz mikroskoptan bakardı

İsveçliler gibi balina avlar, margarin yapardık

Başka milletleri uyutup yoğurdu, kefiri biz yapmaz, başkasından alıp dünyaya tanıtır zengin olurduk Danaone gibi

İngilizlerin tarafına geçer konakçı olarak yaşardık

Afrika'daki ülkeleri paylaşır, cahil halkına misyonerlerle sevgi götürürdük

İneklere saygı duyar, ayurveda yapar, vejetaryan olurduk

Bir milyar kişiyi doyururduk

Yirmibin köy ağasını keser, eşitlik sağlardık

Başka ülkelere nifak sokar, onların gelişmesini durdururduk

Western filmi yapar, kowboyculuk oynardık

Sinema filim, dizi filim yapardık, dünyayı bununla oyalardık

Filmlerimize senaryo yazar, komplo teorisi kurardık

Filmlerdeki senaryoları gerçek hayata uygulardık, bu sayede hayatın belirleyicisi olurduk

Demokrasi yapardık, insan haklarını savunurduk

Köpek haklarını savunurduk, öbür tarafta çaktırmadan bazı hayvanları deneylerde kullanırdık

Sonrada ilaç devi olurduk
Kanserin ilacını bulup önce zenginler derdik
Kemo terapi uygulardık, canım o kadar masraf yaptık bunlar atılırmı derdik
Evrim yapardık herkesi inandırırdık

Gerçeği ispatlandığı halde inanmaya devam ederdik

Kitaplarımızın baştacı olurdu

Demokrasi'yi başkalarına uygulatır, kendimiz istediğimizi yapardık

Hapishanedeki suçluların haklarını savunur, masumları öldürürdük

Başkalarına otoyol yapmayı teşvik eder, kendimiz hızlı tren kullanırdık

Herkesin evinde iki televizyon, bir bilgisayar olurdu

Marketlerimizde dünyanın en meşhur yiyecekleri bulunurdu

Bütün bunları başarabilmek için sömürgecilik yapmak gerekirdi

Afrika'daki zencileri bir konserve kutusuna dizer gibi, aç susuz gemilere bağlayarak onları pislik içinde haftalar süren bir yolculukla Amerika'ya götürüp satmamız gerekirdi

İnkaların soyunu tüketip altın zengini olabilirdik

Amerika'yı ele geçirmek için kızıl derililerin soyunu tüketip orda el değmemiş bir ülkenin zenginliğini harcayıp sonra aç gözlülüğümüzün bitmediği için nerde masum insan varsa öldürüp de yeni zenginlik peşinde koşardık


Avrupalı olmak budur, en üstün medeniyet diye adlandırdığımız

Avrupa, medeniyetini ırkçılıkla yaptığı bunca katliyamla meşru kılmıştır

Aslında hiristiyanlıkta söylenelerin tam tersini yapmışlardır

Doğruyu söylemek gerekirse Avrupalıların eğlencelerini engelleyen her şeyi ortadan kaldırmayı düşünürler

Şu anda Kaliforniya sendromu diye hitap edilen konu bunların yüzyıllardan beri zaten yaşam tarzı

Bunların eğlenceye olan zevkleri yüzünden aile diye bir kurumları kalmamıştır

Bireysellik bencillik, ahlaksızlık normal sayılmakta

Demokrasi göstermelik

Kendileri ırkçılıkla bütün kötülükleri yapıp başka ülkeleri demokrasiyle uyutup bölücülük yapıyorlar

Avrupalının samimiyetine güvenilmez

Tek başına korkaktır fakat menfaatleri için bir araya anında gelirler

Bizim toplumumuz onları çalışkan bilir ama unutmayalım bunlar bütün zenginliklerini ırkçılık ve sömürgecilikle kazanmışlardır


EVET İDDA EDİYORUM

Kaynak:Şems’i Sarp

Cuma, Haziran 01, 2012

Post Modern Sömürgeciliğe Kapı Aralamak


Post Modern Sömürgeciliğe Kapı Aralamak

Bir toplumu,grubu ve aileyi sömürgeleştirmek için onun hafızasını zayıflatmak , şaibeli duruma sokmak gerekir. Bunu gerçekleştirmek için de ” Bir milletin devamlılığını sağlayan siyasal askeri,biyografik ve ıdiplomatik olguları zayıflatmak gerekir. Öyleyse bir toplumu egemen güçlerin siyasi ve stratejik ağlarına açık hale getirmek post-modern sömürgeciliğe kapı aralamaktan başka bir sonuç vermez.
Medeniyetler çatışması ve dünya düzeninin yeniden kurulması projesi hakkında Samuel P.Huntington düşüncelerini şöyle açıklar ; ” Dünya düzeninin yeniden kurulduğu şu süreçte farklılıkları belirleyen şey politik ve ekonomik farklılık değil , kültürel farklılıktır. Önümüzdeki süreçte ideolojik kamplaşmaların yerini dini ve kültürel kamplaşmalar alacaktır. Politik sınırlar giderek kültürel sınırlarla çakışacak şekilde , yani etnik ve dini sınırlarla yeniden çizilecektir. Dolayısıyla medeniyetler arasındaki fay hatları küresel siyasetteki başlıca çatışma hatları haline gelecektir.
  1980 sonrası dünyada işgallerin ve bölgesel çatışmaların yaygınlaşması ve derinleşmesi de bir rastlantı değildir. Ya dünya tek devlet halinde bir yönetime gidecek (ki bu medeniyet ötesi bir durum olurdu) ya  da farklı kültüre sahip  siyasal coğrafyalar egemen gücün telkinlerine göz yumacaktır.
Darbe yapılırken
Yapılan İşkenceler

darbeciler
Darbeciler

Mizahi açıdan dinler arası dialog
Konu ne medeniyetler arası çatışma ne de medeniyetler arası dialogtur. Tabi tutulmak istenen medeniyet örneğine sadece batı medeniyeti uymaktadır. Diğer medeniyetler ya özünü aramakla ya da ölmüş olarak gösterilmekte ve canlanmasının tek yolunun ise batılılaşma olarak telkin edilmesidir. Stratejik kavramlarla kültürel coğrafya’yı farklı bir dil ve uslupla liberal-kapitalist sisteme çekmek görülen asıl amaçtır. Bu düşünceyle sınırların yok edilip üretimin paylaşılması , kültür coğrafyalarının aslını bırakıp kültürünü batı kültürüne çevirerek kültürler arası dialoğun sağlanıp emperyalist güçlerin daha büyük faaliyet alanına kavuşması amacı güdülmektedir.  Bu şekilde üstü örtülü bir sömürgecilik anlayışı hissettirilmeden uygulanacaktır. Ortadoğu ve Kuzey Afrikayı mercek altına alırsak aslında tüm kargaşalıkları aynı dine bağlı coğrafyaların kendi içinde mezhep çatışmalarının ortaya çıkarılması bu tanzim politakasının bir parçası olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Kültürler arası dialog  çerçevesinde üre
en Arap baharı post modern sömürgeciliğin yeni biçimini din ve kültür yoluyla değiştirmeye imkan sağlamak için öne sürülmüştür. Dialog ve ittifak adı altında dünyaya sarılan ve toplantılarda gündeme getirilen konular bir kuşatma politikasını ortaya koymaktadır. Batılı devletlerin terör örgütlerine bakış açıları kuşatma politikasının varlığını destekliyor. Bir taraftan ortadoğudaki terör örgütü olarak anılan oluşumlar hedefe alınırken diğer yandan ülkemizde ki pkk terör örgütü açık olarak desteklenmektedir. Ahmet Zengin Paşa bu konuyu şöyle açıklar ; “BM üyesi ülkeler PKK terör örgütünü desteklerken (Norveçteki PKK kamplarını örnek vererek) biz nasıl olurda BM ile müzakere yapıp üyeliğimizi devam ettirebiliriz.”  Ahmet Zengin TSK ‘da görev almış üst düzey ve tecrübeli bir paşa olarak bu sözleri açık açık söylüyorsa ve bu hiç bir kurum tarafından yalanlanmadıysa işte o zaman uyanmanın zamanının geldiği net olarak görülmektedir.  Bazı Ortadoğu ülkelerinde bu uyanma hareketleri peydah olduysa da ya batının politikalarıyla söndürülmüş yada halen söndürülmeye çalışılmaktadır. Yine batının hıristiyan köktenci politikası görmezden gelinirken , Müslüman köktencilik etiketi altında bu coğrafyaya barış getirmek söylemiyle kuşatma politikaları etüt edilip daha sonrasında bizzat uygulanmaktadır.


Kaynak : Tolgahan SARP