Pazartesi, Şubat 18, 2013

SARIMSAĞIN FAYDALARI

Pek çok hastalığa şifa olan sarımsağın kitabı da yazıldı. Kitapta, sarımsaklı yemek tarifleri de var.
Doğal bir antibiyotik ve antioksidan olan sarımsağın sağlık açısından öneminin tartışılmaz olduğunu dile getiren Sarımsak Kitabı'nın editörlerinden Profesör Doktor Semih Ötleş, "Antiseptik oluşu, bağışıklık sistemini güçlendirici, tansiyon ve kolesterol düşürücü, idrar ve safra salgılarını arttırıcı, kalp ve damar hastalıklarını önleyici, sakinleştirici, kurşun ve yılan zehirlenmelerinde etkili ve kanser yapıcı maddeleri vücuttan uzaklaştırması ilk akla gelen faydaları" diyor.
PUSULADAN SONRA
Sarımsağın yüzyıllardır bilinen faydalarını, kitaptaki "Tarihte Sarımsak" bölümünde kaleme alan Prof. Dr. Eren Akçiçek'in aktardığı bilgilere göre Hititler, sarımsak dahil bazı bitkisel ilaçları dış ülkelere satıyor ve iştahsızlıkta sarımsak kullanıyorlardı.
Mısır'daki Keops piramidinin inşasında çalışan işçilere salgın hastalıklardan korunmaları için soğan, turp ve sarımsak dağıtılıyordu. Sarımsak, şifa veren ve hastalıklardan koruyan etkisiyle Orta Cağ'da savaşa gidenlerin ve sefere çıkan gemicilerin de gözdesi konumundaydı. Roma'lı askerler savaşa giderken uyarıcı olarak bol bol sarımsak yerken, sefere çıkan denizcilerin pusuladan sonra yanlarına aldıkları en önemli şey sarımsaktı.
DİĞER GIDALARDAN FARKLI 
İnsan beslenmesi ve gıda sanayii açısından büyük önemi olan, farklı tat ve koku özelliğinden dolayı baharat olarak da kullanılabilen sarımsak, kitapta belirtildiği gibi; besin, tekstür ve aroma etken maddeleri açısından da diğer gıda ürünlerinden ayrılıyor. Sarımsağın içinde şimdiye kadar saptanabilen 33 çeşit kükürt bileşiği, 17 çeşit aminoasit bulunuyor. Bu aminoasitlerin içinde vücut tarafından sentezlenemeyen ve yiyecekler aracılığı ile dışarıdan alınması gerekenlerin tümü mevcut ve bu özelliği ile sarımsak "mucize bitki" olarak tanımlanıyor.
Mevlana'dan dostuna şifa formülü
Sarımsak Kitabı'ndan Mevlana'nın da çok sarımsak ve yoğurt yediğini, hatta hasta olan müritlerine bile sarımsak tavsiye ettiğini öğreniyoruz. Prof. Dr. Eren Akçiçek'in derlediği "Tarihte sarımsak" isimli bölümde Mevlana ile ilgili bir anı da okuyucuya naklediliyor: "Mevlana'nın dostu ve arkadaşı Fahreddini Sivas yüksek ateşli ve tehlikeli bir sıtmaya yakalanmış, bütün doktorlar tedavisinden aciz kalmışlardı. Mevlana hazretleri kendisini ziyarete gitmiş, durumunu görünce sarımsak taneleri tedarik etmelerini ve dövüp hastaya yedirmelerini öğütlemiş ve hasta o gece terleyip iyileşmiş"
Makul miktarlarda ve sürekli tüketilmesi gerekir
Sarımsak Kitabı'nda "Kanserin önlenmesinde ve tedavisinde sarımsak" isimli bölümü kaleme alan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Erdem Göker ve Uzman Doktor Ercüment Cengiz, sarımsağın kansere karşı koruyucu, önleyici ve tedavi edici özellikleri ile ilgili araştırmalar hakkında ayrıntılı bilgiler verdikten sonra şu haklı uyarıda bulunmayı da ihmal etmiyorlar: "Bütün bu verilere karşılık sarımsağın bir ilaç olmadığı unutulmamalıdır. Özellikle onkoloji pratiğinde kanser hastalarının tedavisi sırasında sarımsak gibi bazı sebze ve bitkilerin aşırı tüketimi, içerdiği biyokimyasal maddeler ve gerçekleştirdikleri reaksiyonlar nedeniyle kanser kemoterapi ilaçlarının etkinliği sınırlanmakta ve beklenmedik yan etkiler görülebilmektedir. Örneğin antioksidan ve DNA tamirini artırıcı etkileri ile kanser hücrelerinin de kemoterapi ilaçlarına direnç kazanmasına ve tahrip olmaktan kurtulmalarına yardımcı olabileceği unutulmamalıdır. Sonuç olarak sağlıklı beslenme uzun yaşamın sırrıdır. Sağlıklı beslenmenin esası da sebze ve meyve ağırlıklı olmasıdır. Bütün dünyada uzun yaşayan insanlar incelendiğinde böyle bir beslenme yapısı ile karşılaşılmaktadır. Sarımsak, içerdiği biyokimyasal maddelerle kanseri önlediği kesin ve bilimsel olarak ortaya konmuş bir üründür ve makul tüketimi ile sağlıklı, uzun ve mutlu bir yaşam vaat etmektedir"
Ayşe Tüter'den tarifler de var 
Yemek Yazarı Ayşe Tüter de Sarımsak Kitabı'na katkı koyanlardan. Hazırladığı bölüme sarımsakla ilgili pratik bilgiler vererek başlayan Ayşe Tüter'den iki öneri:
* Sarımsakların kabuklarını kolayca 
soyabilmek için, bir süre ılık suda bekletip iki parmağınızla hafifçe sıkın.
* Sarımsakları daha kolay dövmek için soyup havana koyduğunuz sarımsağın üzerine, miktarına göre tuz serpin. Ancak bu durumda yemeğe koyacağınız tuza dikkat etmeyi unutmayın.
Bahar Yahnisi
Malzemeler:
* 4 baş sarımsak
* 500 gram kuşbaşı et
* 2 kaşık sıvı yağ
* 3 domates
* Yarım kilo arpacık soğanı
* 1 kaşık salça
* karabiber
Tencereye iki kaşık yağ konur. Kızdırılır, etler ilave edilir. Rengi dönene kadar sotelenir. arpacık soğanları konur. 1-2 kez çevrilir, salça ve üstünü iki parmak geçecek kadar su ilavesi ile 20 dakika kısık ateşte pişirilir. Domates ve bütün diş olarak sarımsaklar konur. Etler yumuşayıncaya kadar pişirilir.
Sarımsak çorbası
Malzemeler:
5 baş ayıklanmış sarımsak
2 kaşık un
1 bardak süt
3 bardak et suyu
tuz, karabber
1 çay kaşığı pul biber
yarım demet dereotu
1 fincan sıvı yağ
1 çorba kaşığı kaşar rendesi
Sarımsak bir bardak su ile tencereye konur, haşlanır. Bir tavada un yağla kavrulur. Sarımsak ilave edilir. Bir iki kez çevrilir, et suyu konur. Kısık ateşte 10 dakika pişirilir. Bir yumurta sarısı sütle çırpılır. Ağır ağır çorbaya ilave edilir. 5 dakika daha pişirilir. Tuz kara biber ilave edilir. İnce kıyılmış dereotu serpilir. Üzerine pul biber ve kaşar heyniri konarak servis yapılır.

habervitrini

MUTFAĞINIZDAKİ GÜZELLİK REÇETELERİNİZ

Her biri mutfağımızda bulunan bize cilt güzelliği sunan besinlerle hızlı ve etkili bakım yapmaya hazır mısınız?

Elma, bal, zeytinyağı, limon suyu, portakal… Her biri mutfağımızda bulunan bize cilt güzelliği sunan besinlerle hızlı ve etkili bakım yapmaya hazır mısınız?
Elma Maskesi
Cildinizi sıkılaştırıp anında canlandıracak elma maskesini haftada 1 kez uygulayabilirsiniz. 
Malzemeler,
1 adet elma
yemek kaşığı bal
Hazırlanışı ve Uygulaması,
Elmayı rendeleyin.
Cam bir kâsede elma rendesi ve balı karıştırın.
Yüz ve boyun bölgesine masaj yaparak sürün.
Maskeyi 10 dakika bekletin.
Önce ılık sonra soğuk suyla durulayın.
Yumuşak hareketlerle yüzünüzü kurulayın.
Limon Maskesi
Cildinizdeki yağ oranını dengeleyen, derinlemesine temizlik sağlayan limonmaskesini 2 haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.
Malzemeler,
1 adet limonun suyu
1 adet yumurta sarısı
Hazırlanışı ve Uygulaması,
Limon suyu ve yumurta sarısı iyice karıştırın.
Göz ve dudak çevresi hariç tüm cildinize uygulayın.
15 dakika bekleyin.
Önce ılık sonra soğuk suyla durulayın.
Cilt türünüze uygun bir temizleme köpüğüyle cildinizi arındırın.
Yumuşak hareketlerle kurulayın.
Zeytinyağı Maskesi
Cildinizi makyaj kalıntılarından arındıran, temizleyen zeytinyağı maskesini haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.
Malzemeler,
yemek kaşığı zeytinyağı
yemek kaşığı portakal kabuğu rendesi
Hazırlanışı ve Uygulaması,
Zeytinyağı ve portakal kabuğu rendesini karıştırın.
Göz ve dudak çevresi hariç tüm yüzünüze uygulayın.
15 dakika bekleyin.
Önce ılık sonra soğuk suyla durulayın.
Yumuşak hareketlerle kurulayın.
(internethaber)

SAÇLARA DOĞAL MUCİZE !


Güzelliğin sırlarından biri olarak kabul edilen ada çayı ile saçlarınızı onarabilir, tazeleyebilir ve size sağlığınızı kazandırabilir.

Çeşitli hastalıkları tedavi ve önlemede ciddi 
bir yardımcı olan ada çayının farklı uygulamalarla birlikte saçlar için de mucizevi etkilerinin olduğu ortaya çıktı.

Güzelliğin sırlarından biri 
olarak kabul edilen ada çayı ile saçlarınızı onarabilir, tazeleyebilir ve size sağlığınızı kazandırabilir.

Ada çayı ve toknik: Su ile, papatya, ada çayı ve mersin yaprağının karıştırılarak hazırlandığı karışımı 
kısa bir süre kaynatın. Sonra demlemeye bırakın. İçindeki yaprakları çıkarın. Duşlarınızdan sonra saç diplerinize masaj ile birlikte uygulayın.

Ada çayı ve buharlı uygulama: Dağ kekiği, ıhlamur, adaçayı ve lavanta bitkilerini kaynatarak elde edeceğiniz karışımı buhar banyosu sırasında cildinize uygulayın. Cildinizin temizlendiğini ve gerginleştiğini göreceksiniz.
Saçlarınız mat veya kirli görünümlü ise aşağıda belirtilen uygulamalar sizin için faydalı olacaktır.
* Yumurta sarısı ve 
zeytin yağımı karıştırarak, masaj eşliğinde saçınıza uyugulayın. 10 dakika bekleyin. Yıkayıp durulayın.

* Banyonuzun ardından, saçlarınızı yıkadıktan sonra 
limon suyu ve sirke ile sasçlarınıza masaj uygulayın. Sonra saçlarınızı durulayın. Saç kremi uygulayın ve tekrar yıkayın.

Böylece yıkanırken arındıramadığınız tüm kirlerden saçınızın arındığını göreceksiniz.
Bir sonraki uygulamanız için iki hafta
 ara verin.

(İNTERNETHABER)

AZ SU İÇMENİN ZARARLARI


Gün içinde yeteri kadar su içmemek yorgunluk, kabızlık, mide bulantısı ya da baş ağrısına neden oluyor. Uzmanlar her saat başı bir büyük bardak su içilmesini öneriyor.

Vücudumuzun yüzde 80'inin sudan oluştuğunu düşünürsek susuzluk pek çok hastalığın temel nedeni olabilir. Diyetisyen Yasemin Batmaca uyanık olduğumuz her saat bir bardak suya ihtiyacımız olduğunu söylüyor. "Yüzde 1 su kaybında susama ihtiyacı hissederiz, yüzde 20 su kaybında ise hayatımız tehliye girer" diyen Batmaca, vücudun açlığa tahammülünün daha uzun olabileceğini ancak su ihtiyacı giderilmezse ölümün kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.

SUSUZLUK KABIZLIK YAPAR
Pek çok kişinin sıvı tüketmemeyi alışkanlık haline getirip bunun yarattığı sorunlara alışmasından dolayı yeterli sıvı tüketmediğinin farkında bile olmadığını söyleyen Batmaca, İngiltere Diyetisyenler Derneği'nin araştırma sonuçlarına işaret ediyor: "Yeterli sıvı alınmadığı takdirde kişi kendini yorgun hissedebilir, kabızlık şikayeti oluşabilir, mide bulantıları yaşayabilir. Sıklıkla yaşanan baş ağrılarının büyük bölümünün sebebi yeterli su içilmemesidir." Diyetisyen Batmaca, yeterli sıvı alınıp alınmadığının en önemli göstergelerinden birinin idrar rengi olduğunu söylüyor. İdrarınız açık tonda, soluk ve saman renginde ise yeterli sıvı alıyorsunuz; koyu tonlarda ise sağlığınız için bir miktar daha sıvı tüketmelisiniz demektir.
KOLA, KAHVE, ÇAY YERİNE SU
Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içeceklerden içmenin hiç sıvı tüketmemekten daha iyi olduğunu belirten Diyetisyen Batmaca, bir ekleme yapıyor: "Bu tarz kafeinli içeceklerden çok fazla tüketiyorsanız diğer içecek tercihlerinizi su olarak kullanın. Mümkün olduğu kadar kafeinsiz ve şekersiz içecekler tüketin. Kahve ve çay alımınızı ortalama günde 3-5 çay bardağı açık çay ve 2 fincan kahve gibi makul seviyelerde tutun.

habervitrini

Pazar, Şubat 17, 2013

Perhiz Yapmadan Nasıl Zayıflarım?

    Öncelikle sağlıklı beslenmek diye klasik bir sözle başlamak gerekirse , pehriz diyet yapmadan zayıflamak mümkün

  Bazı günler aşırı yorgun hissederiz kendimizi böyle günlerde vücudumuzda hissettiğimiz enerji düşüklüğünün sebebi beslenme olabilir . Ağrı sızı yoksa vitaminli gıdalarla kendimizi besleyerek enerjimizi artırabiliriz . Kahvaltıdan önce ılık su içerek midemizi yemeye uygun hale getirebiliriz . Ilık suyun iç organlarımıza faydası vardır. Beslenmeye geçmeden önce üç beyazdan uzak durmak öncelikli görevimiz olmalı  çünkü bunlar metabolizma üzerinde olumsuz etkiler yaratır .

        Dengeli beslenmeyi bir görev bilip her zaman ona göre davranmalı . Özellikle besin piramidini örnek alıp sofralarımızı ona göre hazırlamalıyız .Nasıl üç beyazdan uzak durmamız gerekiyorsa Aşırı yağlı yemeklerde yapmamalıyız . 


       Nasıl şeker vücudumuzda birikime neden oluyorsa yağ da aynı Şekilde  olur .  Özellikle yaptığımız hatalar arasında bir yemek hazırlarken yağı fazla ekleyip bir de et kullanıyorsak bir de besin değeri yüksek kuru fasulye kattıysak yemeğimiz aşırı besleyici olur . 


   Vücudumuza mutlaka ağır gelecektir . Bence kuru fasulye yemeğine et katmaya gerek yok çünkü kuru fasulye zaten yüksek miktarda protein barındırmakta . Önemli hatalardan biri de düğün yemeği yapar gibi her gün yağlı yemek yapmamız . 

           Böyle beslenmek hem yaşlanmaya hem de hastalanmaya neden olur .


      Organlarımız büsbütün yorulur . Türk mutfağında tencere yemekleri büyük yer almakta olduğu kadar metabolizma İçin de faydalıdır . Tencere yemeği yaparkende abartmamak yağı eti kıvamında eklemek önemlidir.


      Özellikle eti her gün değil haftada iki defa  tüketmeli oda kişinin el boyutunda olmalı . Fazla et tüketilirse diğer besinleri yanında tüketmek zorlaşır yada kişinin canı çekmez bu da kötü bir alışkanlık olur . Bir birey etin yanında hem sebze hemde salata tüketmek zorundadır . Yoksa sağlıklı beslenmiş olmaz . Bazen kahvaltıda peyniri fazla tüketiriz ve o günün proteinini almış oluruz ve öğlende et yiyecek olursak proteini katlamış oluruz bir de evde oturan veya fazla hareket etmeden çalışıyorsak organlara yük yüklemiş oluruz .


       Beslenme yemek yemek için yemek yemek değildir yemek yemek bir sanattır . Tabağınızı bir doğa tablosu gibi hazırlayın besin piramidinde olan tüm renkler olsun .


Kaynak: Şemsi Sarp


KİVİNİN MUCİZEVİ FAYDALARI

Atatürk Üniversitesi'nde yapılan bilimsel bir çalışmada, kivinin kanser, kolesterol, tansiyon, kabızlık, gribal enfeksiyon başta olmak üzere çok sayıda hastalığa iyi geldiği tespit edildi.

Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Gülçin, kivi Türkiye'de yaygın üretim alanına sahip olduğu için kimyasal özellikleri, gıda değeri ve antioksidan özelliklerinin belirlenmesi için bilimsel bir çalışma yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:
''Çalışmamız çok ses getirdi. Food Research İnternational dergisinde yayımlandı ve çok atıf aldı. Bu çalışmada elde ettiğimiz bulgulara bakınca, kivinin özellikle C vitamini açısından çok zengin olduğu gözlendi. Antioksidan, radikal giderme, indirgeme kapasitesi gibi çok önemli özelliklerin de kivide olduğunu gözlemledik.''

C vitamini bakımından zengin olan kivinin özellikle grip, nezle ve soğuk algınlığında sık kullanılmasını öneren Gülçin, kivinin herhangi bir yan etkisinin olmadığına dikkati çekerek, meyvenin faydalarını şöyle sıraladı:
''Kivinin çok fazla faydası var. Ama en bariz faydaları kivi kanser türlerinin geciktirilmesi ve yakalanma riskinin azaltılması açısından oldukça faydalı bir meyve. Antioksidan özelliğiyle kansere karşı koruyucu etkisi var. Kivinin yapısında bulunan lif oranı kabızlığı önlüyor. Tansiyon ve kolesterol düşürücü etkileri olduğu mevcut. Grip, nezle, hatta astım hastalığına faydalı. Özellik gribal enfeksiyonların sık görüldüğü günümüzde bol miktarda kullanılabilir.''
(habervitrini)

BOĞAZ AĞRISINA NE İYİ GELİR?


Prof. Dr. Tarık Şapçı mevsim geçişlerinde ciddi oranda artan boğaz enfeksiyonları hakkındaki açıklamalar

Boğaz ağrısı ve enfeksiyonlarıyla ilgili merak edilen tüm soruların cevapları Prof. Dr. Tarık Şapçı'dan...
Bakteriyel ya da viral enfeksiyonlar en sık görülen sebeplerdir. Bunun dışında hava kirliliği, kimyasal maddelere maruz kalmak, tütün dumanı, alerjik hastalıklar, mide asitinin boğaza çıkması (reflü), tümöral hastalıklar, aşırı konuşma ve bağırmaya bağlı irritasyon da ağrıya neden olur.

Hangi mevsimlerde şikayetler artar?
Kış aylarında ve mevsim dönüşlerinde artar. Kış aylarında genel olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış olur. Mevsim dönüşlerinde ise ısı değişimine adapte olunamaması ya da alerjinin daha yoğun görülmesine bağlı boğaz enfeksiyonlarına sıkça rastlanır.

Boğaz ağrısı başka hastalıkların habercisi olabilir mi?
Uzun süren, ilaç tedavilerine yanıt vermeyen ağrılarda ağız boşluğu, boğaz ve gırtlak bölgelerinde tümöral hastalıklarından şüphelenmek gerekir. Böyle durumlara yutma güçlüğü, ses kısıklığı ve tükrükte kan gibi bulgular eşlik edebilir.

Doktora başvurmadan önce neler yapılabilir?
Boğaz gargaraları ve pastiller kullanılabilir. Tüm bunlara rağmen şikayet düzelmiyor ya da artış gösteriyorsa kulak burun boğaz doktoruna müracaat etmek gereklidir.

Pastil ve gargara tercih ederken nelere dikkat edilmeli?
Bazı pastil ve gargaralarda lokal anestezik maddeler yer almaktadır. Lokal anesteziklerin tedavi edici etkisi yoktur sadece kullanıldığında hastanın boğazını uyuşturarak şikayetlerini giderir. Ancak bu maddeler kullanıldığı alanda yaptığı anesteziye bağlı olarak vücudun lokal savunma mekanizmalarını engelleyerek ikincil enfeksiyonlara neden olabilirler. Bu nedenle içinde lokal anestezik madde içeren ürünleri tercih etmemek gerekir. Ayrıca şeker hastalığı olan hastalar için şeker içermeyen pastilleri tercih etmek gerekir.

Pastil kullanımı, boğaz ağrısını önlemede ne kadar etkili?
Hava kirliliğine, kimyasallara, tütün dumanına maruz kalma ya da aşırı konuşma ve bağırmaya bağlı boğaz ağrılarında boğaz pastilleri etkilidir. Yeni başlayan boğaz enfeksiyonlarında, antibakteriyel ve antiseptik özellikleri bulunan çift etkili pastiller enfeksiyonun ilerlemesini engelleyebilir. Toplumdan rastgele seçilen 500 kişi üzerinde yapılan bir araştırma pastil kullanımının yüzde 61 olduğu gösteriyor.

Boğaz ağrısı olanlar nelere dikkat etmeli?
Boğaz ağrısı eğer enfeksiyona bağlı ise yanında kırgınlık, halsizlik, ateş vb bulgulardan bir ya da birkaçı olabilir. Böyle durumlarda aşırı soğuk ve sıcak içeceklerden kaçınılmalı, soğuktan korunulmalı, vücut sıcak tutulmalıdır. Vücuttaki soğuma üst solunum yollarındaki virüslerin çoğalmasını hızlandırmaktadır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan bazı respiratuar virüslerin en iyi çoğaldıkları ısının 33 dereceolduğu gösterilmiştir. Bu, boğazımızdaki mukoza ısısının 37 dereceden 33 dereceye düşmesinin enfeksiyonları tetikleyebileceği anlamına gelir.

(ensonhaber)

DİYABET NEDİR?


Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun şekerin hücrelerin içine girememesidir.
Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankreas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür.
Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin hücre kapısındaki kilidin bozukluğuna bağlı gelişmektedir.

Kaç tip diyabet vardır? Diyabet sıklığı ne kadardır?
Nedenlerine göre bir çok diyabet tipi olmakla birlikte diyabet vakalarının çok büyük bir kısmını Tip 1 ve Tip 2 diyabet vakaları oluşturmaktadır.
Diyabet nedir? Nasıl meydana gelir?
Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun şekerin hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankreas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin hücre kapısındaki kilidin bozukluğuna bağlı gelişmektedir.

(bilgice)

Çarşamba, Ocak 23, 2013

Göz sağlığı için yararlı besinler


Doğru ve yeterli beslenme ile göz sağlığını koruma yeni bir bilgi değil şüphesiz. Örneğin A vitaminin göz sağlığı için yararları ve kseroftalmi, gece körlüğü gibi durumların önlenmesinde etkili olabildiği eskiden beri bilinmektedir. Annelerimiz bize boşuna havuç yedirip durmadılar. Ama göz sağlığımızı sadece havuç ve A vitamini ile korumamız da mümkün değil. Bilhassa yaşlanma ile ortaya çıkan katarakt ve makular dejenerasyon (AMD) gibi görme sorunlarının önlenmesinde vitaminler, mineraller (A, C, E, ÇİNKO, beta karoten, lutein ve zeksanthin, omega 3 ve 6) ve bazı bitkisel ürünlerin rolü düşündüğünüzden de fazla. Doğru beslenmenin gözümüzü yukarıda saydığımız birçok hastalığa karşı koruyacağı veya hastalıkları yavaşlatılabileceği araştırmalar sonucunda kanıtlanıyor.C VİTAMİNİVücut ve göz sağlığı için gerekli bir esansiyel suda eriyen vitamin olan C Vitamini’nin çok güçlü bir antioksidan olarak görevleri vardır. Özellikle katarakt ve makuler dejenerasyon hastalıklarının tedavisinde önemli bir faktördür.
Besinlerdeki C Vitamini Miktarları
Papaya (1 diliminde 188 mg)
Portakal suyu (160 cc’de=1 normal su bardağında 93 mg)
Çilek (8 tanede 84 mg)
Greyfurt suyu (160 cc’de 70 mg)K
Mango (1 dilimde 57 mg)
Çiğ yeşil biber (1/2 kasede 45 mg)
Brokoli çiğ (1/2 kasede 41 mg)
Çiğ karnabahar (1/2 kasede 23 mg)
Domates (1 tane orta boyda 23 mg)
E VİTAMİNİYağda eriyen bir vitamin olan E Vitamini, çok güçlü bir antioksidandır. Kronik göz hastalıklarından korunmak için büyük önem taşır.
Besinlerdeki E Vitamini Miktarları mg/(IU)
Badem (30 gramında 5.0 (7.5)
Ayçiçek yağı (1 yemek kaşığında 3.1 (4.7)
Mısır yağı (1 çorba kaşığında 1.9 (2.9)
Fıstık (30 gramında 1.3 (2.1)
A VİTAMİNİA Vitamini (beta karoten), lutein ve zeukszantin gibi besinlerin içinde doğal olarak bulunur. Güçlü bir antioksidandır ve göz sağlığı için büyük önem taşır. Yeterli miktarda tüketildiğinde gece körlüğü, makuler dejenerasyon ve katarakt oluşumunu geciktirir.
Besinlerdeki Beta Karoten Miktarları mg/(IU)
1 orta boy havuç 12.1 (20,250)
Çiğ mango (1 tanesinde 4.8 (8,050)
Pişmiş ıspanak (1/2 kasee 4.4 (7,370)
Kayısı (1/2 kasede 1.2 (2,055)
Donmuş brokoli (1/2 kasede 1.0 (1,740)
ÇİNKOÇinko vücut fonksiyonları için gerekli bir mineraldir. Özellikle göz sağlığı üzerinde önemli fonksiyonları bulunur.
Besinlerdeki çinko miktarları (mg)
Karides 6 tane 76.0
Biftek, 90 gr 4.8
Tavuk budu 1 tane 2.7
Düşük yağlı yoğurt 1 kase1.6
Karışık kuruyemiş 1 kase 1.1
Süt 1 kase 0
B2 VITAMINI (Riboflavin):Enerji üretimi, cilt-saç- tırnak ve göz sağlığı için önemli, deri ve göz sağlığı için gerekli bir B grubu vitaminidir. B2 vitamini yetersiz alındığında gözlerde kaşınma, ışığa karşı hassasiyet, ağız ve dilde yaralar oluşur. Özellikle yoğurdun yeşil suyunda çok bulunur. Ayrıca sütte ve peynir suyunda da bulunmaktadır.
OMEGA 3 VE OMEGA 6 YAĞ ASİTLERİ:Beyin sinirleri ve göz sinirleri gelişiminde büyük önem taşır. Göz kuruluğunu azalttığı yapılan araştırmalarda belirlenmiştir. Balık, ceviz ve keten tohumu önemli omega 3 kaynaklarıdır. Mısırözü, soya ve ayçiçeği yağında ise Omega 6 bulunur.
PEKİ YUKARIDAKİ BİLGİLER IŞIĞINDA GÖZ SAĞLIĞI İÇİN HANGİ GIDALARI TÜKETELİM?Gıdalar... Onları çoğunlukla ağzımızda bıraktıkları tat veya bize getirdiğini düşündüğümüz yararlar için tüketiriz. Oysaki, yediğimiz bir meyvenin veya sebzenin göz kapağımızdan retinamıza kadar yararı vardır:
  • Kayısı, havuç, mango, şeftali, yumurta ve ciğer, göz yüzeyinin nemli kalmasını sağlayarak, gözü, göze giren yabancı maddelerden arındırıyor. Göz kapaklarını besleyerek, göz kızarıklığını ve iltihaplanma riskini azaltıyor, güneş ışınlarına karşı korunma sağlıyor.
  • Kiraz, üzüm, çilek, yeşil çay uzun çalışma saatleri nedeniyle oluşan gözlerdeki gerginliği azaltıyor.
  • Gözdeki kan damarlarını besleyerek, gözlerin canlı ve parlak olmasını sağlıyor. İleride katarakt olma riski de, yine bu meyveleri tüketerek azaltılabiliyor.
  • Sarı dolmalık biber, muz, mandalina, portakal ve üzüm, içeriklerindeki lutein ve zeuksanthin aracılığı ile retinayı koruyor. Aynı zamanda göz etrafında oluşan ince çizgileri azaltıyor.
  • Ayçiçeği, susam, avokado, fındık ve badem, göz kapaklarını besleyerek, gözlerin şiş veya kırmızı görünmesini engelliyor. Gözlere kan oturmasını önlemesinin yanı sıra, göz ağrılarını azaltıyor. Özellikle içeriğindeki E vitamini makuler dejenerasyonu önlüyor.
  • Sarmısak, pırasa, çilek, yeşil çay, gözün bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Gözde arpacık çıkma riskini azaltırken göz ağrısına, sulanmasına ve kızarmasına engel oluyor.
  • Kepekli makarna, tam buğday ekmeği, gözdeki damarları koruyor. Ayrıca vücudun stresle daha kolay baş etmesine yardımcı olarak, göz etrafında oluşabilecek çizgileri azaltıyor.
  • Papatya çayı, süt, yoğurt, muz, göz etrafında oluşan halkalara ve göz torbalarına iyi geliyor. Göz ağrılarını, kızarıklıklarını ve çizgilerin oluşumunu azaltıyor.
  • Havuç, şeftali gibi besinlerde bulunan beta karoten geceleyin daha iyi görmeyi sağlıyor.