Cuma, Mayıs 06, 2016

Büyük Diyet Programlarına Gerek Yok

Perşembe, Ocak 07, 2016

Dikkat! Göz göre göre kanser oluyoruz! Prof. Erkan Topuz

Dikkat kanser oluyoruz diye bizi uyaran Sayın hocamız Prof. Erkan Topuz 'a çok eşekkür ediyoruz . 

Ne kadar öğüt almayan bir millet olsakta bazen hocalarımız büyüklerimiz ne diyor dikkate almak zorundayız . Öyle hep kendi kafasının dikine giderek inatçılık yapmak değil bazen de tavsiyelere uymak gerek. 

Dikkat! Göz göre göre kanser oluyoruz! Nasıl mı?
"Gerçekleri açıklarsam Türkiye sarsılır" diyen Prof. Erkan Topuz'un verdiği bilgiler tüyler ürpertici! İşte kansere yol açan nedenler...
Esra Ceyhan'ın Kanal D'deki programına konuk olan İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine herkesi ekran başına kilitleyen açıklamalarda bulundu.Topuz, kanserle mücadelenin anne karnında başladığına dikkat çekerek hamile kadınların ve bebek sahibi insanların evde dikkat etmeleri gereken noktaları anlattı.
Bulaşık deterjanlarından, halıların temizliğine kadar çok önemli ayrıntılar...
"Benim mücadelem bu yaştan sonra halkımızı kanserden korumaktır. Kanser tedavisi sonra geliyor. Bir korunma bin tedaviden evladır. Bunları ilk defa duyuyorsunuz ama gerçek bunlar. Ben bunları kendimi bu işe adadığım için anlatıyorum. Bu anlattıklarımı Türkiye ilk defa duyuyor. Belki dünyada da çok az duyan vardır" diyen Prof. Dr. Erkan Topuz, herkesi şaşırtan açıklamalar yaptı.
İŞTE SARSICI AÇIKLAMALAR
-Evde, sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşılmamalı
Eğer evde ayakkabı ile geziyorsak dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp başka bir ayakkabı giymeliler. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan gazlar vs)
-En tehlikeli yer:
HalıHalı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle alıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla temizlemeyin. Sirkeli su ile silin.
-Deterjan kullanınca muhakkak eldiven giyilmeli
Plastik eldiven kullanmayın, içine izci eldiveni giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. (İzci eldiveni: Pamuk eldiven)
-Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünü, yani kanserojen!
Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da limonlu suyla silin.
-Her türlü deterjandan kaçının!
Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve çok aşırı miktarda suyla duruluyoruz.
-Beyaz olan her türlü iç çamaşırı, yeni aldığında en az 2 kere kaynatılmalı!
Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen maddelerle yıkanıyor.
-Kanserle mücadele anne karnında başlar
Anne adayları aşırı miktarda vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınınca vitaminin içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda minareller...
Doktor bir tane yut diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlar. Bu çocukta birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir.
-Gökkuşağının 7 rengini, ne buluyorlarsa, günde en azından 3-5 tane yenmeli!
Her bir renkte bir şeyler var.
-Gebeler, haftada 2 kez kırmızı et yemeli!
Özellikle balıkla beslensinler. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması için, bebeğin daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehirleri alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım.
-Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli
Zehiri soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor.
-Sebzeler, mevsiminde dondurulup saklanmalı!
Yalnız bir kez çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikro dalgada bir kere ısıtın. Ateşte ısıttıklarımızda ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA'yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar.
-Radyasyon; kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biri!
Televizyondan çok uzak duralım.
-Çocuklara haftada 2 kez balık çorbası
Ama içine zerdeçal koymak suretiyle...Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısız. Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı.
-Gebeler haftada 1 kilo balık tüketmeli
Bu miktarın üzerinde balık tüketilmesine karşıyız. Çünkü en steril balıkta bile az civarda civa vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı, Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara'nın dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz.
-Kızartma için en uygun yağ; kanola yağı
Onun dışında birinci seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır. Fındıkyağı da tercih edilebilir.
-Çocuklar, fast food türü yiyecekleri 15 günde bir yemeli
Ama haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin.
-Çocuklar meyve ve yoğurdu bol tüketmeli
Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökelek fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri çok faydalıdır.
-Çocukları, üç beyazdan; un, şeker ve tuzdan uzak tutmalı
Belki tuzcular üzülecekler ama Konya'ya akan kanalizasyonlar ve kirletici sularla, Türkiye'nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü'müz maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın. Çünkü tuz da kanserojendir.
-Amerika'daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker katmalarıdır
Ucuz beslenmedir.
-En faydalı gıdalardan birisi ceviz
Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz. Ama fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz.
-Elma mutlaka yenilmeli!
-Plastik, bakır, alüminyum kap kullanılmamalı
Porselen, cam ve çelik kullanın. Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır.
-Dikkat; meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor!
Bunları hakiki zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan geçirin. Ya da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer sterilse.
-Lahana, marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğu çöpe atılmalı
İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok.
-3 ayda bir su değiştirilmeli
Çok muhteşem sularımız var ama ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor.
-Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi bir şey...
Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın. Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum.
-Meyve suyu, posasıyla tüketilmeli
Biz kanserli hastalara suyunu veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde kolon ve miğde kanserinden korunmuş oluyorsunuz.
-Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor
Çok iyi kalaylı olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın.
-Çocuklar, yeşil plastik sahalarda oynamamalı
Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler.
-Havuzlar iyi temizlenmeli
Ozonla temizlemek en fazladır. Aşırı klorluysa yine spor yerine kansere hazırlık yapıyorsunuz...
-Bütün beyazlatıcılardan kaçınılmalı
Çocuklarımızın kullandığı o pırıl pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla temizlenmemiş defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da kanserojen etkisi vardır.
KANSER DALGA DALGA GELİYOR
Prof. Dr. Erkan Topuz'un verdiği şu çarpıcı bilgi, kanserin boyutlarını açıkça ortaya koydu: "Kanser dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk da onu yer." Topuz, yaptığı açıklamalar nedeniyle bir takım sektörleri zor duruma soktuğu eleştirileri için ise, "Benim için insan sağlığı birinci plandadır. Ekonomi ikinci plandadır. Bir insanın kanser olması durumunda devlete ve millete verdiği zarar milyarlarca dolardır. O yüzden dikkatli olduğunuz takdirde ekonomiye de katkınız olur. Aslında ben bunları anlatarak Türkiye'nin ekonomisini de kurtarıyorum farkında değiller" diye konuştu.
paylaşalım

Hocamıza bilgilerinden dolayı teşekkür ediyoruz

Pazartesi, Şubat 18, 2013

SARIMSAĞIN FAYDALARI

Pek çok hastalığa şifa olan sarımsağın kitabı da yazıldı. Kitapta, sarımsaklı yemek tarifleri de var.
Doğal bir antibiyotik ve antioksidan olan sarımsağın sağlık açısından öneminin tartışılmaz olduğunu dile getiren Sarımsak Kitabı'nın editörlerinden Profesör Doktor Semih Ötleş, "Antiseptik oluşu, bağışıklık sistemini güçlendirici, tansiyon ve kolesterol düşürücü, idrar ve safra salgılarını arttırıcı, kalp ve damar hastalıklarını önleyici, sakinleştirici, kurşun ve yılan zehirlenmelerinde etkili ve kanser yapıcı maddeleri vücuttan uzaklaştırması ilk akla gelen faydaları" diyor.
PUSULADAN SONRA
Sarımsağın yüzyıllardır bilinen faydalarını, kitaptaki "Tarihte Sarımsak" bölümünde kaleme alan Prof. Dr. Eren Akçiçek'in aktardığı bilgilere göre Hititler, sarımsak dahil bazı bitkisel ilaçları dış ülkelere satıyor ve iştahsızlıkta sarımsak kullanıyorlardı.
Mısır'daki Keops piramidinin inşasında çalışan işçilere salgın hastalıklardan korunmaları için soğan, turp ve sarımsak dağıtılıyordu. Sarımsak, şifa veren ve hastalıklardan koruyan etkisiyle Orta Cağ'da savaşa gidenlerin ve sefere çıkan gemicilerin de gözdesi konumundaydı. Roma'lı askerler savaşa giderken uyarıcı olarak bol bol sarımsak yerken, sefere çıkan denizcilerin pusuladan sonra yanlarına aldıkları en önemli şey sarımsaktı.
DİĞER GIDALARDAN FARKLI 
İnsan beslenmesi ve gıda sanayii açısından büyük önemi olan, farklı tat ve koku özelliğinden dolayı baharat olarak da kullanılabilen sarımsak, kitapta belirtildiği gibi; besin, tekstür ve aroma etken maddeleri açısından da diğer gıda ürünlerinden ayrılıyor. Sarımsağın içinde şimdiye kadar saptanabilen 33 çeşit kükürt bileşiği, 17 çeşit aminoasit bulunuyor. Bu aminoasitlerin içinde vücut tarafından sentezlenemeyen ve yiyecekler aracılığı ile dışarıdan alınması gerekenlerin tümü mevcut ve bu özelliği ile sarımsak "mucize bitki" olarak tanımlanıyor.
Mevlana'dan dostuna şifa formülü
Sarımsak Kitabı'ndan Mevlana'nın da çok sarımsak ve yoğurt yediğini, hatta hasta olan müritlerine bile sarımsak tavsiye ettiğini öğreniyoruz. Prof. Dr. Eren Akçiçek'in derlediği "Tarihte sarımsak" isimli bölümde Mevlana ile ilgili bir anı da okuyucuya naklediliyor: "Mevlana'nın dostu ve arkadaşı Fahreddini Sivas yüksek ateşli ve tehlikeli bir sıtmaya yakalanmış, bütün doktorlar tedavisinden aciz kalmışlardı. Mevlana hazretleri kendisini ziyarete gitmiş, durumunu görünce sarımsak taneleri tedarik etmelerini ve dövüp hastaya yedirmelerini öğütlemiş ve hasta o gece terleyip iyileşmiş"
Makul miktarlarda ve sürekli tüketilmesi gerekir
Sarımsak Kitabı'nda "Kanserin önlenmesinde ve tedavisinde sarımsak" isimli bölümü kaleme alan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Erdem Göker ve Uzman Doktor Ercüment Cengiz, sarımsağın kansere karşı koruyucu, önleyici ve tedavi edici özellikleri ile ilgili araştırmalar hakkında ayrıntılı bilgiler verdikten sonra şu haklı uyarıda bulunmayı da ihmal etmiyorlar: "Bütün bu verilere karşılık sarımsağın bir ilaç olmadığı unutulmamalıdır. Özellikle onkoloji pratiğinde kanser hastalarının tedavisi sırasında sarımsak gibi bazı sebze ve bitkilerin aşırı tüketimi, içerdiği biyokimyasal maddeler ve gerçekleştirdikleri reaksiyonlar nedeniyle kanser kemoterapi ilaçlarının etkinliği sınırlanmakta ve beklenmedik yan etkiler görülebilmektedir. Örneğin antioksidan ve DNA tamirini artırıcı etkileri ile kanser hücrelerinin de kemoterapi ilaçlarına direnç kazanmasına ve tahrip olmaktan kurtulmalarına yardımcı olabileceği unutulmamalıdır. Sonuç olarak sağlıklı beslenme uzun yaşamın sırrıdır. Sağlıklı beslenmenin esası da sebze ve meyve ağırlıklı olmasıdır. Bütün dünyada uzun yaşayan insanlar incelendiğinde böyle bir beslenme yapısı ile karşılaşılmaktadır. Sarımsak, içerdiği biyokimyasal maddelerle kanseri önlediği kesin ve bilimsel olarak ortaya konmuş bir üründür ve makul tüketimi ile sağlıklı, uzun ve mutlu bir yaşam vaat etmektedir"
Ayşe Tüter'den tarifler de var 
Yemek Yazarı Ayşe Tüter de Sarımsak Kitabı'na katkı koyanlardan. Hazırladığı bölüme sarımsakla ilgili pratik bilgiler vererek başlayan Ayşe Tüter'den iki öneri:
* Sarımsakların kabuklarını kolayca 
soyabilmek için, bir süre ılık suda bekletip iki parmağınızla hafifçe sıkın.
* Sarımsakları daha kolay dövmek için soyup havana koyduğunuz sarımsağın üzerine, miktarına göre tuz serpin. Ancak bu durumda yemeğe koyacağınız tuza dikkat etmeyi unutmayın.
Bahar Yahnisi
Malzemeler:
* 4 baş sarımsak
* 500 gram kuşbaşı et
* 2 kaşık sıvı yağ
* 3 domates
* Yarım kilo arpacık soğanı
* 1 kaşık salça
* karabiber
Tencereye iki kaşık yağ konur. Kızdırılır, etler ilave edilir. Rengi dönene kadar sotelenir. arpacık soğanları konur. 1-2 kez çevrilir, salça ve üstünü iki parmak geçecek kadar su ilavesi ile 20 dakika kısık ateşte pişirilir. Domates ve bütün diş olarak sarımsaklar konur. Etler yumuşayıncaya kadar pişirilir.
Sarımsak çorbası
Malzemeler:
5 baş ayıklanmış sarımsak
2 kaşık un
1 bardak süt
3 bardak et suyu
tuz, karabber
1 çay kaşığı pul biber
yarım demet dereotu
1 fincan sıvı yağ
1 çorba kaşığı kaşar rendesi
Sarımsak bir bardak su ile tencereye konur, haşlanır. Bir tavada un yağla kavrulur. Sarımsak ilave edilir. Bir iki kez çevrilir, et suyu konur. Kısık ateşte 10 dakika pişirilir. Bir yumurta sarısı sütle çırpılır. Ağır ağır çorbaya ilave edilir. 5 dakika daha pişirilir. Tuz kara biber ilave edilir. İnce kıyılmış dereotu serpilir. Üzerine pul biber ve kaşar heyniri konarak servis yapılır.

habervitrini

MUTFAĞINIZDAKİ GÜZELLİK REÇETELERİNİZ

Her biri mutfağımızda bulunan bize cilt güzelliği sunan besinlerle hızlı ve etkili bakım yapmaya hazır mısınız?

Elma, bal, zeytinyağı, limon suyu, portakal… Her biri mutfağımızda bulunan bize cilt güzelliği sunan besinlerle hızlı ve etkili bakım yapmaya hazır mısınız?
Elma Maskesi
Cildinizi sıkılaştırıp anında canlandıracak elma maskesini haftada 1 kez uygulayabilirsiniz. 
Malzemeler,
1 adet elma
yemek kaşığı bal
Hazırlanışı ve Uygulaması,
Elmayı rendeleyin.
Cam bir kâsede elma rendesi ve balı karıştırın.
Yüz ve boyun bölgesine masaj yaparak sürün.
Maskeyi 10 dakika bekletin.
Önce ılık sonra soğuk suyla durulayın.
Yumuşak hareketlerle yüzünüzü kurulayın.
Limon Maskesi
Cildinizdeki yağ oranını dengeleyen, derinlemesine temizlik sağlayan limonmaskesini 2 haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.
Malzemeler,
1 adet limonun suyu
1 adet yumurta sarısı
Hazırlanışı ve Uygulaması,
Limon suyu ve yumurta sarısı iyice karıştırın.
Göz ve dudak çevresi hariç tüm cildinize uygulayın.
15 dakika bekleyin.
Önce ılık sonra soğuk suyla durulayın.
Cilt türünüze uygun bir temizleme köpüğüyle cildinizi arındırın.
Yumuşak hareketlerle kurulayın.
Zeytinyağı Maskesi
Cildinizi makyaj kalıntılarından arındıran, temizleyen zeytinyağı maskesini haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.
Malzemeler,
yemek kaşığı zeytinyağı
yemek kaşığı portakal kabuğu rendesi
Hazırlanışı ve Uygulaması,
Zeytinyağı ve portakal kabuğu rendesini karıştırın.
Göz ve dudak çevresi hariç tüm yüzünüze uygulayın.
15 dakika bekleyin.
Önce ılık sonra soğuk suyla durulayın.
Yumuşak hareketlerle kurulayın.
(internethaber)

SAÇLARA DOĞAL MUCİZE !


Güzelliğin sırlarından biri olarak kabul edilen ada çayı ile saçlarınızı onarabilir, tazeleyebilir ve size sağlığınızı kazandırabilir.

Çeşitli hastalıkları tedavi ve önlemede ciddi 
bir yardımcı olan ada çayının farklı uygulamalarla birlikte saçlar için de mucizevi etkilerinin olduğu ortaya çıktı.

Güzelliğin sırlarından biri 
olarak kabul edilen ada çayı ile saçlarınızı onarabilir, tazeleyebilir ve size sağlığınızı kazandırabilir.

Ada çayı ve toknik: Su ile, papatya, ada çayı ve mersin yaprağının karıştırılarak hazırlandığı karışımı 
kısa bir süre kaynatın. Sonra demlemeye bırakın. İçindeki yaprakları çıkarın. Duşlarınızdan sonra saç diplerinize masaj ile birlikte uygulayın.

Ada çayı ve buharlı uygulama: Dağ kekiği, ıhlamur, adaçayı ve lavanta bitkilerini kaynatarak elde edeceğiniz karışımı buhar banyosu sırasında cildinize uygulayın. Cildinizin temizlendiğini ve gerginleştiğini göreceksiniz.
Saçlarınız mat veya kirli görünümlü ise aşağıda belirtilen uygulamalar sizin için faydalı olacaktır.
* Yumurta sarısı ve 
zeytin yağımı karıştırarak, masaj eşliğinde saçınıza uyugulayın. 10 dakika bekleyin. Yıkayıp durulayın.

* Banyonuzun ardından, saçlarınızı yıkadıktan sonra 
limon suyu ve sirke ile sasçlarınıza masaj uygulayın. Sonra saçlarınızı durulayın. Saç kremi uygulayın ve tekrar yıkayın.

Böylece yıkanırken arındıramadığınız tüm kirlerden saçınızın arındığını göreceksiniz.
Bir sonraki uygulamanız için iki hafta
 ara verin.

(İNTERNETHABER)

AZ SU İÇMENİN ZARARLARI


Gün içinde yeteri kadar su içmemek yorgunluk, kabızlık, mide bulantısı ya da baş ağrısına neden oluyor. Uzmanlar her saat başı bir büyük bardak su içilmesini öneriyor.

Vücudumuzun yüzde 80'inin sudan oluştuğunu düşünürsek susuzluk pek çok hastalığın temel nedeni olabilir. Diyetisyen Yasemin Batmaca uyanık olduğumuz her saat bir bardak suya ihtiyacımız olduğunu söylüyor. "Yüzde 1 su kaybında susama ihtiyacı hissederiz, yüzde 20 su kaybında ise hayatımız tehliye girer" diyen Batmaca, vücudun açlığa tahammülünün daha uzun olabileceğini ancak su ihtiyacı giderilmezse ölümün kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.

SUSUZLUK KABIZLIK YAPAR
Pek çok kişinin sıvı tüketmemeyi alışkanlık haline getirip bunun yarattığı sorunlara alışmasından dolayı yeterli sıvı tüketmediğinin farkında bile olmadığını söyleyen Batmaca, İngiltere Diyetisyenler Derneği'nin araştırma sonuçlarına işaret ediyor: "Yeterli sıvı alınmadığı takdirde kişi kendini yorgun hissedebilir, kabızlık şikayeti oluşabilir, mide bulantıları yaşayabilir. Sıklıkla yaşanan baş ağrılarının büyük bölümünün sebebi yeterli su içilmemesidir." Diyetisyen Batmaca, yeterli sıvı alınıp alınmadığının en önemli göstergelerinden birinin idrar rengi olduğunu söylüyor. İdrarınız açık tonda, soluk ve saman renginde ise yeterli sıvı alıyorsunuz; koyu tonlarda ise sağlığınız için bir miktar daha sıvı tüketmelisiniz demektir.
KOLA, KAHVE, ÇAY YERİNE SU
Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içeceklerden içmenin hiç sıvı tüketmemekten daha iyi olduğunu belirten Diyetisyen Batmaca, bir ekleme yapıyor: "Bu tarz kafeinli içeceklerden çok fazla tüketiyorsanız diğer içecek tercihlerinizi su olarak kullanın. Mümkün olduğu kadar kafeinsiz ve şekersiz içecekler tüketin. Kahve ve çay alımınızı ortalama günde 3-5 çay bardağı açık çay ve 2 fincan kahve gibi makul seviyelerde tutun.

habervitrini

Pazar, Şubat 17, 2013

Perhiz Yapmadan Nasıl Zayıflarım?

    Öncelikle sağlıklı beslenmek diye klasik bir sözle başlamak gerekirse , pehriz diyet yapmadan zayıflamak mümkün

  Bazı günler aşırı yorgun hissederiz kendimizi böyle günlerde vücudumuzda hissettiğimiz enerji düşüklüğünün sebebi beslenme olabilir . Ağrı sızı yoksa vitaminli gıdalarla kendimizi besleyerek enerjimizi artırabiliriz . Kahvaltıdan önce ılık su içerek midemizi yemeye uygun hale getirebiliriz . Ilık suyun iç organlarımıza faydası vardır. Beslenmeye geçmeden önce üç beyazdan uzak durmak öncelikli görevimiz olmalı  çünkü bunlar metabolizma üzerinde olumsuz etkiler yaratır .

        Dengeli beslenmeyi bir görev bilip her zaman ona göre davranmalı . Özellikle besin piramidini örnek alıp sofralarımızı ona göre hazırlamalıyız .Nasıl üç beyazdan uzak durmamız gerekiyorsa Aşırı yağlı yemeklerde yapmamalıyız . 


       Nasıl şeker vücudumuzda birikime neden oluyorsa yağ da aynı Şekilde  olur .  Özellikle yaptığımız hatalar arasında bir yemek hazırlarken yağı fazla ekleyip bir de et kullanıyorsak bir de besin değeri yüksek kuru fasulye kattıysak yemeğimiz aşırı besleyici olur . 


   Vücudumuza mutlaka ağır gelecektir . Bence kuru fasulye yemeğine et katmaya gerek yok çünkü kuru fasulye zaten yüksek miktarda protein barındırmakta . Önemli hatalardan biri de düğün yemeği yapar gibi her gün yağlı yemek yapmamız . 

           Böyle beslenmek hem yaşlanmaya hem de hastalanmaya neden olur .


      Organlarımız büsbütün yorulur . Türk mutfağında tencere yemekleri büyük yer almakta olduğu kadar metabolizma İçin de faydalıdır . Tencere yemeği yaparkende abartmamak yağı eti kıvamında eklemek önemlidir.


      Özellikle eti her gün değil haftada iki defa  tüketmeli oda kişinin el boyutunda olmalı . Fazla et tüketilirse diğer besinleri yanında tüketmek zorlaşır yada kişinin canı çekmez bu da kötü bir alışkanlık olur . Bir birey etin yanında hem sebze hemde salata tüketmek zorundadır . Yoksa sağlıklı beslenmiş olmaz . Bazen kahvaltıda peyniri fazla tüketiriz ve o günün proteinini almış oluruz ve öğlende et yiyecek olursak proteini katlamış oluruz bir de evde oturan veya fazla hareket etmeden çalışıyorsak organlara yük yüklemiş oluruz .


       Beslenme yemek yemek için yemek yemek değildir yemek yemek bir sanattır . Tabağınızı bir doğa tablosu gibi hazırlayın besin piramidinde olan tüm renkler olsun .


Kaynak: Şemsi Sarp


KİVİNİN MUCİZEVİ FAYDALARI

Atatürk Üniversitesi'nde yapılan bilimsel bir çalışmada, kivinin kanser, kolesterol, tansiyon, kabızlık, gribal enfeksiyon başta olmak üzere çok sayıda hastalığa iyi geldiği tespit edildi.

Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Gülçin, kivi Türkiye'de yaygın üretim alanına sahip olduğu için kimyasal özellikleri, gıda değeri ve antioksidan özelliklerinin belirlenmesi için bilimsel bir çalışma yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:
''Çalışmamız çok ses getirdi. Food Research İnternational dergisinde yayımlandı ve çok atıf aldı. Bu çalışmada elde ettiğimiz bulgulara bakınca, kivinin özellikle C vitamini açısından çok zengin olduğu gözlendi. Antioksidan, radikal giderme, indirgeme kapasitesi gibi çok önemli özelliklerin de kivide olduğunu gözlemledik.''

C vitamini bakımından zengin olan kivinin özellikle grip, nezle ve soğuk algınlığında sık kullanılmasını öneren Gülçin, kivinin herhangi bir yan etkisinin olmadığına dikkati çekerek, meyvenin faydalarını şöyle sıraladı:
''Kivinin çok fazla faydası var. Ama en bariz faydaları kivi kanser türlerinin geciktirilmesi ve yakalanma riskinin azaltılması açısından oldukça faydalı bir meyve. Antioksidan özelliğiyle kansere karşı koruyucu etkisi var. Kivinin yapısında bulunan lif oranı kabızlığı önlüyor. Tansiyon ve kolesterol düşürücü etkileri olduğu mevcut. Grip, nezle, hatta astım hastalığına faydalı. Özellik gribal enfeksiyonların sık görüldüğü günümüzde bol miktarda kullanılabilir.''
(habervitrini)